bindik bir alamete - omü sözlük
`maskeli beşler ırak` filminin son sahnesinde tanıdığım bir `cem karaca` şarkısıdır.
(i: \"bindik bir alamete
gidiyoz kıyamete
bindik bir alamete
gidiyoz kıyamete amanin

yol dediğin yol gibi
ulaşmalı bir yere
biz dön baba dönelim
geliyoz aynı yere
bu döngü kısır döngü
başı varda sonu yok
dönüyom dönemiyom
sonunda bir çıkış yok

bindik bir alamete
gidiyoz kıyamete
bindik bir alamete
gidiyoz kıyamete amanin

yerel ve genel seçim
seçin bakalım seçin
ki dön baba dönelim
aynı yere gelelim
çete çeteye çatmış
çete çete içinde
battık buruna kadar
cafer getir peçete amanin

bindik bir alamete
gidiyoz kıyamete
bindik bir alamete
gidiyoz kıyamet

nush ile uslanmam ben
etmeli beni tekdir
tekdirden anlamazsam
artık hakkım kötektir
eskiden adam gibi
oturur meze yerdik
şimdi meze yer gibi
oturup adam yiyoz gari
o zaman siz buna
müstehaksınız len!

(b:Köy kahvesi sohbeti:)
Gahve köşesinde üç beş tane başbakan oturuvemişlee
Amanieyynn...
Vallahül azim biz cihana bedeliz
Va mı bize yan bakan hee?
Eee essah deyon be Hüseyin ağa
Hakkaten sence ne oluvecek bu işlee
Valla nolcek olecee bişey yok
Dönecez dönecez aynı yere geleceez
Yavv ben şimdi deyom ki yaniii
Bu esas tütün tütün meselesi
Tütün tütünün baş fiyatı ne olcek
Bu yeni gelen hökümet acaba
Tütün baş fiyatlarını
Yüskek mi duta alçak mı?
Ne diyon sen hele Hüseyin çavuş
Vallahül azim ben ne deyem şimdi
Ben bilirim bilirim onu sölerim
Gulaklerin sözüne
Osmannının ipiynen inme sakın guyuya...
Bindik Bi Alamete Gedeyoz Gıyamete
Hemide oynayıverekten
Bindik Bi Alamete Gedeyoz Gıyamete...\")

(b:dinlemeniz için:) [https://www.youtube.com/watch?v=w7N5hCT29mA link]

[https://www.youtube.com/watch?v=x_fkm9tBMRQ maskeli beşler ırak son sahne]
Sunay akın tarafından şu şekilde kaleme alınmıştır.

II. Mahmut\'un tahtta oturduğu 1823 yılında, İstanbul Limanı\'na yanaşan bir gemiden indirilen yükler arasında, bir de zürafa vardır. Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa\'nın padişaha armağan olarak gönderdiği zürafa, kendisini ilk kez gören İstanbullular\'ın şaşkın bakışları arasında Çinili Köşk Meydanı\'na getirilir.

Zürafa, padişahın 27 Kasım günü buyurduğu fermanla görücüye çıkar. Hayvanın ağaçların yapraklarını yiyişi hayranlıkla izlenirken, Habeş Ahmet Ağa hazırladığı senaryoyu başlatmak üzere bağırır: \"Zürafa müteyemmen ve mübarek bir hayvan olup onu eliyle tutarak bir kere gezdiren Müslüman yeryüzünde hiçbir zarar ve ziyan görmez.\" Sonra da, hayvandan çok korkan Abdi Bey\'e doğru bakarak şunları söyler: \"Haydi, Müslüman olan gelsin, zürafayı şöyle bir gezdirelim. Kim bu hayvanı gezdirirse cennete gidecektir.\"

Padişahın \"memuldür\" sözü üzerine kendini eller üstünde bulan Padişahın Küpeli Çavuşu Abdi Bey, zürafanın üstüne oturtulur. Abdi Bey\'in yalvarmalarından, yakarmalarından korkan zavallı hayvan huysuzlanarak İshakiye Köşkü\'ne doğru koşmaya başlar. Bu sırada Abdi Bey\'in padişaha seslenişi duyulur: \"Ahret hakkını helal eyle efendimiz. İlk menzilimiz ecel beşiğidir. İşte bindim gidiyorum. Elveda.\"
Büyük olasılıkla \"Bindim bir alamete, gidiyorum kıyamete\" sözü zürafa sırtındaki Abdi Bey tarafından söylenmiştir...

(bkz: istanbul\'da bir zürafa)
Gerçek bir hikayesi olan deyim.
Şöyle ki:
\"2.mahmut zamanında habeşistan\'da bir Zürafa yakalanır ve mısır üzerinden deniz yoluyla payitahta yani istanbula gönderilir. Meraklılar daha önce hiç görmedikleri bu hayvanı görmek için kalabalık bir şekilde iskelede toplanır ve hayvanı karşılarlar. Zürafayı ilk defa görenler şaşkın şaşkın bakarlar çünkü başı öküze, boynu deveye, gövdesi de kaplana benzer Zürafanın...
Letaif-i Enderun\'da ilyas efendi bu hayvanı öyle bir anlatır, öyle bir anlatır ki, Hünkar bile merak eder ki ferman yayınlar. Fermandan birkaç gün sonra Zürafa huzura çıkarılır. Hünkar ve ahali hayvanın ağaç dallarındaki yaprakları yemesini hayretle izlerken birden Habeş Ahmet Ağa bağırır ve şunları söyler:
\"Zürafa uğurlu ve mübarek bir hayvan olup, onu eliyle tutan ve gezdiren kimse yeryüzünde hiçbir zarar ve ziyan görmez.\"
Ardından da hayvanı görünce çok korkan Abdi bey\'e dönerek bakar ve şunları der:
\"Haydi, müslüman olan gelsin! Zürafayı şöyle bir gezdirelim. Kim bu hayvanı gezdirirse cennetliktir.\"

Abdi bey, Hünkar\'ın kendisine dönüp, \"cesaretlidir\" demesinden sonra bir anda kendisini hayvanın sırtında oturuyor olarak bulur. Korkmuştur abdi bey ve etrafındakilere yalvarır indirmeleri için. E tabi Zürafa da korkar artık abdi beyin korkmasından ve yalvarmasından ve huysuzlanır. Birden abdi bey sırtında koşmaya başlar ishakiye Köşkü\'ne doğru. O sırada abdi bey padişaha şunu der:
\"Ahret hakkını Helal Et Efendimiz. İlk menzilimiz ecel beşiğidir. İşte bindim gidiyorum.\"
Tam bilinmez ama muhtemelen abdi bey Zürafa üzerinde tek başına kalınca şu sözü demiş:
\"Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete... sonumuz Hayrola!!!\"