geceye bir şiir bırak - omü sözlük
bir gün hayat bitecek,
dersin görmüşüm rüya
aldatırlar aç gözünü
unut artık geçmiş günü
her akşam ayrı güzelle
sen de geçir her gününü
boş vermişim boş vermişim boş vermişim dünyaya
ağlamak istemiyorsan sen de boş ver dünyaya
Benim burda anam ağlıyor
Benim burda babam sizliyor
Ne vardı beni terkedecek
Kumarlara atlara para verecek?
Ölüm, ince bir fısıltıyla geçiyor kulaklarımın ardından,
Ürperiyorum.
Şekilsiz bir fısıltı bu,
Kara ve ıslak kamçısıyla vuruyor etlerimize;
Üfleyip soğutuyor, üfleyip acıtıyor,
Kendi çelişkisinde sarıyor ruhlarımızı,
Kederin karanlık kefenine...
Gidenler, gölgelerini elleriyle toplayıp,
Şenlikli bir hüzünle çekip gidenler.
Kıvrılıp kalıyorlar kalbimin en tenha yerinde
Şehir çığlıkla söylüyor, ölümün şarkısını...
Minarelerden yükseliyor dualarıyla güvercinler..
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
Gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.
\"Gelmeyeceksin takvimlere
Gelmeyeceğini yaz
Kışı,fırtınayı
Boşanmış bardakları,dolu bardakları
Şarabını içtiğimiz kristal şafakları,
Ölüm günlerini,doğum günlerini
Çevre kirlenmesini,seçimleri yaz,
Eski çarşıları,Yıkık dükkanları,
Garajları,otelleri,hanları,
Gözden kaçanları,kaçmayanları
Görüp de görmediklerini,
İsraili,filistini yaz takvimlere.
Sen gelirken
Selam koroları başlayacak,
Sen Giderken veda koroları
Sonra şemsiyeleri ters çeviren deli bir mart rüzgarı
Ve ağaçların kuş korosu
Saçacak akarsulara kırmızı yaprakları.
Derin uçurumlara yakın bir yerde
dövdüğü yerde dalgaların kayaları
Arslan yeleli deniz korosu
Oltalar,ağlar,balıklar
O iyi kadınlar,düşkün bar kadınları
Yaz takvimlere bütün bunları.
Kahve içişleri
Ekmek yiyişleri
En güzel sevgiyi,şiiri
Yeni bir çiçek gibi küçük elif\'i
Gurbetten geliyoruz
Gurbete gideceğiz
Dünya maceramız unutulmasın.\"
ben seni severim sevmesine de toplum buna hazır değil
nükleer denemeler kyoto sözleşmesi küresel ısınma falan.
belki sen çok küçüksün belki benim ruhum ölü
biraz nietzsche biraz kant kafan karışmış belki
parlıamanet\'i de bozdular tutunacak dalımız mı kaldı?
pavyonda tanıdığım bilge bir pezevenk vardı!
kötü kitaplar okumak kötü yaşamak gibidir derdi.
iyi kitaplar okudum bir boka yaramadı...

ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum
durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar
sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız
işin yoksa çiçek al,saç tara, parfüm sık.
küsmesi,barışması,ayılması,bayılması
hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması
meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı!
güzel kadınlar insanın ömrünü uzatır derdi.
bir sürü güzel kadın girdi hayatıma
hepsi ağzıma sıçtı...

ben seni severim belki de rabbim buna hazır değil.
her şeyin güzelini sever o ideal birliktelikler ister
seninle benim yan yana oturacağımız çekyata
ne ilahi adalet sığar ne de diyalektik..
içime çöreklenmiş sığ bir sığır var benim.
ben seni severim sevmesine de
iş çıkarmasana şimdi ne gerek var güzelim...
diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da yine sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini

Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

N. Hikmet
Bu hikayenin sonunda küçücük bi kadın beni çok büyük sevdi diyeceksin.
Beni unut,bunu unutma.