ingmar bergman'ın ''tanrı'nın sessizliği'' üçlemesinin son halkası olan metaforlarla dolu muhteşem filmi. fakat buradaki sessizlik diğer iki filmden farklı olarak tanrı'nın sevgi sessizliğidir. ester, yabancı bir ülkede, yabancılar arasında tek başına ölürken, duaları cevapsızdır. tanrı sessiz görünür ve hasta ester yeğeniyle "can" veya "ruh" anlamına gelen yabancı bir kelime yazan bir kağıt parçası ile son bir kez iletişim kurar. bu, tanrı'nın varlığından hayal kırıklığına uğramış bir kadının ölüm döşeğindeki yeğenine aktaracağı son kelimeleridir.
filmin özü, mizaçtaki zıt kutupları temsil eden iki kız kardeşin başarısız ilişkilerinde yatar. bergman, bu sevgisizliğin hüküm sürdüğü filmi için şunları söyler: "konunun özü, hasta ve içten içe çürümesine rağmen ester'in kendi içindeki çürümeye karşı mücadele ediyor olmasıdır. anna'nın sınırsız fiziksellğinden dolayı ester, anna'nın bedenselliğine karşı bir tür tiksinti duyuyor. anna'nın kendi hayvanlığının sihirli çemberinde sadece küçük çocuğu johan onu kontrol edebiliyor.''
filmde birçok metafor olduğunu söyledim fakat saat metaforu bu anlamda bergman'ın dehasını gösteren muhteşem bir detaydır. film bir saatin tik takıyla başlar ve karakterler sessizliklerini bozduğunda durur. saat aynı zamanda her birey için mevcut olan dünyadaki sınırlı yaşam süresinin bir metaforudur. ester nefes alamadığında ve boğularak ölmekten ölümcül derecede korktuğunda tik tak sesi yükselir. anna'nın otel odasında cinsel ilişki sonrası tatminini düşünürken de keza duyulur.
filmin özü, mizaçtaki zıt kutupları temsil eden iki kız kardeşin başarısız ilişkilerinde yatar. bergman, bu sevgisizliğin hüküm sürdüğü filmi için şunları söyler: "konunun özü, hasta ve içten içe çürümesine rağmen ester'in kendi içindeki çürümeye karşı mücadele ediyor olmasıdır. anna'nın sınırsız fiziksellğinden dolayı ester, anna'nın bedenselliğine karşı bir tür tiksinti duyuyor. anna'nın kendi hayvanlığının sihirli çemberinde sadece küçük çocuğu johan onu kontrol edebiliyor.''
filmde birçok metafor olduğunu söyledim fakat saat metaforu bu anlamda bergman'ın dehasını gösteren muhteşem bir detaydır. film bir saatin tik takıyla başlar ve karakterler sessizliklerini bozduğunda durur. saat aynı zamanda her birey için mevcut olan dünyadaki sınırlı yaşam süresinin bir metaforudur. ester nefes alamadığında ve boğularak ölmekten ölümcül derecede korktuğunda tik tak sesi yükselir. anna'nın otel odasında cinsel ilişki sonrası tatminini düşünürken de keza duyulur.