yayla - omü sözlük
beni dünya'nın dertlerinden, keşmekeşinden ve o monoton hayatın girdabından uzaklaştıran, kendimle baş başa kalabildiğim, gerçekten yaşadığımı hissettiğim yegane yerdir yaylalar. bir yaylamız ve yayla evimiz olduğunun dikkatimi çektiği ve bir daha asla aklımdan çıkmadığı 2010 senesine gider hep hatıralarım. işte bu tarihten sonra her sene bütün yazları iple çeker oldum. yaylada geçirdiğim o dingin ve huzur dolu anlar hep rüyalarımı süsledi.

benim için zorlu bir seneydi 2010 yılı. üniversiteyi yeni bitirmiştim ve büyük bir heyecanla hayata atılma hazırlıkları yaparken çok sevdiğim bir insanı kaybetmenin derin üzüntüsü bir anda yaşamın o anlamsız ve soğuk yüzüyle baş başa bırakmıştı beni. saçma sapan düşüncelerden kurtulamıyor, insanlardan nefret ediyor; adına şiirler, şarkılar yazılan sözde güzel istanbul'un içinde hergün daha da eriyordum. boğulacak gibi oluyordum ama bir türlü ölemiyordum.

bu ruh hali ile akıp giden hayat içinde adeta bir siluet gibi görünür görünmez bir şekilde yaşıyordum. annem bu halime daha fazla kayıtsız kalamadı ve dayımla beraber onlarla köye gelmemi istedi. köye daha önce 7 yaşında gitmiştim ki o zamanları hayal meyal hatırlıyorum. daha sonra da bir daha hiç gitmemiştim köye. annemin bu teklifine isteksiz bir şekilde evet dedim ki diğer yandan da bir nebze de olsa istanbul'dan uzaklaşmanın iyi geleceğini düşündüm.