13 kasım 2015 paris saldırıları - omü sözlük
Ne zaman Paris\'le ilgili bir şey duysam aklıma bu şiir gelir..

“Paris Akşamları” adlı bu şiir, 1947 yılı sonbaharında Paris şehrinde Sen Nehri kıyısında cesedi bulunan Buğra Alpgiray adlı bir Kırım Türküne aittir. Bulunan cesedin cebinden bir kağıt çıkıyor ve kağıtta bu şiirin yazılı olduğu görülüyor. Şahsın Buğra Alpgiray adlı, Kırım’dan II. Dünya Savaşı döneminde tehcire tabi tutulan bir Kırım Türk’ü olduğu anlaşılıyor.

PARİS AKŞAMLARI

-Azerbaycanlı Mehmet AĞAOĞLU’na-

Bu kent her şeyiyle bana yabancı,
Caddeler, binalar, bütün insanlar!
Öyle hasretim ki ezan sesine
Ararım çevremde minare cami
Lakin takılırım çan kulesine
Her semtin muhteşem kilisesine
Yad el elemleri sarar içimi
Uzaklarda yurdum, burdan çok uzak
Her mevsim güneşli, masmavi göklü,
Camili, kubbeli, kümbetli, köşklü
Ozanlı, garipli, kervansaraylı
Hele insanları Alpli, Giraylı..
Yok haber onlardan, baba evinden
Bu yüzdendir halim, kopuk bir yaprak
Her şey çok uzakta, benden çok uzak.
Gözlerim daima engine dalar
İsterim ki, her an anayurdumda
Dağları dumanlı yaslı Kırım’da,
Duvarında mavzer ve Kur’an olan
Ata ocağında, bizim konakta
Bir bakır sinili sofra başında
İftar beklenilsin dua edilsin
Ve sessiz sedasız yemek yenilsin
Sonra şadırvanda abdest alınıp
Hep birlikte teravihe gidilsin.
Uyansam her sabah ezan sesiyle
Görsem Ayşeciği su testisiyle
Ninemi yaşmaklı namaz kılarken,
Dinlesem dedemi Kur’an okurken.
Başımı huşuyla yastığa koysam
Sonra toparlanıp yola koyulsam
Yahut günün şavkı vururken camdan
Heybetli sesiyle çağırsa babam
Tutup elleriyle omuzlarımdan
O müşfik haliyle sarılsa öpse...
Semaver kaynarken ocak başında
Dünya Türklüğünden, Türk Tarihinden
Bozkurttan, Turandan söz etse dedem
Sonra Türklük için eylese niyaz
Gözlerinden akan yaşını görsem.
Evet yurdum uzak, burdan çok uzak
Bir ferahlık yahut bir şeyler umarak
Düşerim yollara akşam üstleri
Hep böyle çaresiz, yıllardan beri
Her zamanki gibi yorgun ve bitkin
Artırıp yükünü hasta kalbimin
Her an heyecanlı, gözlerimde yaş
Görmek ümidiyle bir Türk, bir dildaş
Dolaşırım Paris caddelerini
Yorgun akan Sen’i, köprülerini...
Bir karakış vakti Sen kıyısında
Kafamın içinde Türklük ülküsü
Ruhumu kavuran özyurt hasreti
Böyle göçeceğim ebediyete;
Donmuş cesedimi bulup çöpçüler
Defnedilmek üzere götürecekler,
Kimim ben ve neyim, ne bilecekler...

Buğra ALPGİRAY