insan dünyada yaşayan bir virüstür

\"bir canlı düşünün;

tüm beğendiği kadınları/erkekleri aynı anda isteyen,
yine de erkeği/kadını bir tek ona ait olsun diye bekleyen...

bir canlı düşünün;

kendi koyduğu ahlak kurallarını kendine dokunmadığı sürece
çiğneyen, sadakatsizliği, hırsızlığı, tacizi, sapkınlığı, cinayeti
toplumdan tepki görmeyeceğini, ya da inancı varsa
ilahi bir güç tarafından cezalandırlmayacağını bilse, anında yok sayacak...

bir canlı düşünün, hiçbir şey vermeden herkesin her şeyini almak isteyen.
insan olmak özünde budur...

adını hatırlayamadığım bir yazar şöyle der; dünyaya bakıyorum da
bu kadar kötülük, adaletsizlik ve cinayet...dünyayı tanrı değil şeytan yaratmış olmalı...

emin ol sen, ben o, hepimiz istediğimiz, gerçekten istediğimiz bir şey için mantıklı bir planımız varsa tüm etik değerleri yok sayarız.\"

(bkz:haklı )

doğrudur. ama, mesele virüs olmakta değil; (bkz: iyi virüs) ya da (bkz: kötü virüs) olmakta.

neden bakteri,mantar,prion değil de virüs.bunun da açıklanması gereken beyan

Kendi adınıza konuşunuz efendim. İnsan tükettiği gibi üretebilir de. İnsan kötülük yaptığı gibi melekleşebilir de. İnsan üzdüğü gibi mutlu da edebilir. İnsan ağlattığı gibi güldürebilir de. İnsan yalan konuştuğu gibi saflığın sembolü de olabilir. İnsan yok ettiği gibi var edebilir de. Demem o ki; saf kötülük ve asalak virüs motivasyonu ile yaşasaydık, bugün insan nesli çoktan tükenmişti. İyi olan her zaman kötü olanın karşısında ezici bir üstünlük kurmuştur. İnsan virüs değil, en akli dengenin bir sonucudur.

bunu bir konuşmacıdan dinlemiştim ve çok mantıklı gelmişti açıkçası. şimdi şöyle oluyor; biz insanlar olarak çok fazla güveniyoruz kendimize ya da şöyle diyelim çok fazla önemsiyoruz kendimizi, ırkımızı. yahu belki de bir virüs bile olamayız doğa için. yani koskoca doğa ana dediğimiz şeyi biz ufak ona muhtaç yaşam formları mı kirletiyoruz? ne cürretle onu kurtarmaya çalışıyoruz ya da? belki de yalnızca plastiği var etmemiz için var olduk burada. gerçekten düşündüğümüzden çok daha küçük ve değersiziz

uludağ sözlükten çalıntı başlık ve entry.

(bkz:babam böyle entry çalmayı nereden öğrendi )

(görsel: 1708)

insanlar ne salt kötü ne salt iyi yapılmış dünya kadar kötülük kadar iyilikte var hepsine virüs demek haksızlık olur

başlığı açan yazarımız (bkz: arthur schopenhauer) da olduğu gibi karamsar yaklaşmakta sanırım.
ancak
(bkz: ımmanuel kant) a göre ahlakın kaynağı asla tecrübe olamaz. Ona göre insanlarda bir (b:iyilik iradesi) vardır. Bu irade de davranışları menfaat gözetmeksizin ortaya koymanın ta kendisidir. İnsanlar bu iradeyi tecrübeden değil, numenden kazanmaktadırlar.

ayrıca (bkz:etik ) ahlak felsefesinin diğer adıdır ve temel olarak neyin iyi, neyin kötü, neyin doğru, neyin yanlış, nelerin erdem, nelerin ahlaksızlık, neyin adil, neyin suç olduğunu belirlemeye çalışan felsefe dalıdır.
ve her toplum bu sorulara birtakım cevaplar kazandırmaya çalışmıştır. gerektiğinde dini de bu cevapları bulmak için kullanmışlardır.
yani belli ki her toplumda toplumsal etik var.
kötülük de tüm insanlarla ve etikle bağdaştırılmamalıdır. evet cinayetler işleniyor, hırsızlıklar yapılıyor ve bir sürü kötü şeyler oluyor ama bunu insanlığın genel kavramına mal etmek yanlış olmalıdır şahsi düşünceme göre. zira bunlar istisnai durumlardır. bunu şu şekilde de anlayabiliriz, bir katil zanlısına karşı toplumun genelinin nasıl tavır takındığı bu durumu ortaya koymaktadır.

edit: arthur schopenhauer başlığı mevcutmuş.

[ link] https://www.youtube.com/watch?v=MmWR6ZsXulw

yine de bir tutam polyanna lazım bize .Aslolan iyiliktir .Kötülük iyiliğin olmaması durumudur..