hal böyleyken sartre'nin varoluşçuluğunu, onun çocukluk yaşantılarındaki travmalarında aramaya başlamak şüphesiz ki bizim için faydalı olacaktır. bilindiği gibi çocukken, kısa boylu, çelimsiz ve şaşıydı ki bu fiziksel özelliklerin bünyesinde yarattığı utanç ve öfkeyi hayatı boyunca hissetti. otobiyografik kitabı les mots'ta söylediği gibi: "kendimi yeterince sevmediğim için daha sonraya kaçıyorum hep ve bunun sonucu da şu oluyor: kendimi daha da az seviyorum; bu amansız ilerleyiş, kendimi kendi gözümde küçük düşürüyor."
sartre, bu fiziksel aşağılık duygusunu o kadar derinden yaşamıştır ki arkadaş bulma ümidiyle annesiyle peyderpey parka gitmesi ve yaşıtı olan çocukların onunla pek ilgilenmediğini gördüğünde üzüntüyle evine dönmesi ve hayatın bu saçmalığını düşünerek hayallere dalması onun ileride sanatsal anlamda yaratıcı, ciddi ve derin düşüncelere dayalı bir varoluşçu felsefe geliştirmesinin arka planını oluşturan yaşantılarıdır.
kimsenin onu bir arkadaş olarak istemediği çocukluğunun üzüntüsünü bir an için hatırlayın. düşmanca ve saldırgan bulduğu bir dünyadan kaçış olarak fantastik bir hayata olan yoğun bağımlılığını hatırlayın. işte bu çevresinden gördüğü dışlanmışlık onun ''cehennem başkalarıdır'' tasvirini çok güzel özetliyor. babasının iki yaşındayken öldüğünü ve onu duygusal gerginlik ve baskı ortamında bıraktığını hatırlayın. belki de fiziksel kısıtlamaları ve düzensiz aile yaşamı nedeniyle, insanları ve olayları bağımsız, sistematik bir bakış açısıyla değerlendirmeyi erken öğrenmiştir sartre.
sartre, bu fiziksel aşağılık duygusunu o kadar derinden yaşamıştır ki arkadaş bulma ümidiyle annesiyle peyderpey parka gitmesi ve yaşıtı olan çocukların onunla pek ilgilenmediğini gördüğünde üzüntüyle evine dönmesi ve hayatın bu saçmalığını düşünerek hayallere dalması onun ileride sanatsal anlamda yaratıcı, ciddi ve derin düşüncelere dayalı bir varoluşçu felsefe geliştirmesinin arka planını oluşturan yaşantılarıdır.
kimsenin onu bir arkadaş olarak istemediği çocukluğunun üzüntüsünü bir an için hatırlayın. düşmanca ve saldırgan bulduğu bir dünyadan kaçış olarak fantastik bir hayata olan yoğun bağımlılığını hatırlayın. işte bu çevresinden gördüğü dışlanmışlık onun ''cehennem başkalarıdır'' tasvirini çok güzel özetliyor. babasının iki yaşındayken öldüğünü ve onu duygusal gerginlik ve baskı ortamında bıraktığını hatırlayın. belki de fiziksel kısıtlamaları ve düzensiz aile yaşamı nedeniyle, insanları ve olayları bağımsız, sistematik bir bakış açısıyla değerlendirmeyi erken öğrenmiştir sartre.