stefan zweig - omü sözlük
işte o ters gidecek şeylerin müsebbibi tek kelimeyle hitler'di. hitler'in 1933'teki siyasi zaferi, zweig'in kişisel yenilgisi anlamına geliyordu. yükselen faşizmle, zweig'in kitapları almanya ve avusturya'da yasaklandı ve faşist gençler tarafından sık sık yakıldı; salzburg'daki evini ve onunla birlikte nadir edebi, müzikal el yazmaları ve eserler koleksiyonunun çoğunu kaybetti. zweig, içgüdü ve siyaset felsefesi gereği bir enternasyonalistti yani tüm ulusların uyumluluğuna inanan biriydi fakat hitler'in almanya'sı bu ideallerini yerle bir etti. zweig günlüğüne "bitti" diye yazdı, "avrupa bitti. dünyamız yok edildi. şimdi gerçekten evsiziz."

zweig gibi bir entelektüel için bu yaşadıkları gerçek anlamda bir yıkımdır ki bunu sürekli dile getirmesi yaşadığı ızdırabın şiddetini bizlere yansıtır. zweig: "bir yahudinin gerçek arzusu, onun yerleşik ideali, bir entelektüel olarak daha yüksek bir sosyal düzleme yükselmek." olduğunu savunur. işte bu ifade zweig'in arzusunun adıydı. onun için öyle güçlü bir histir ki bu henüz on dokuz yaşında kendi entelektüel gerçeklerini kurmaya başladı diyebiliriz. devamında hikayeler yazmaya ve yayınlamaya başladı. diğer yandan hem yaratıcı hem de özgür olmanın nasıl akıllıca öğretileceği konusunda özellikle paris'e gitti. paris'te yoğun sanatsal dersler aldı. sanatçıların yaşamları, yaratımlarının nedenleri ve yöntemleri onun en önemli konularından biri olacaktı ki öyle de oldu.

tüm bunların finalinde kendisi için çok önemli bir karakter olan nietzsche, deyimi yerindeyse zweig için bir kahramandır çünkü onun için şunu söyler: "bir kasırganın uygarlığımızı rahatsız etmek üzere olduğunu tek başına fark etti." nietzsche, zweig için "alışılagelmiş düşüncenin önemsizliğine ve geleneksel ahlakın tekdüzeliğine karşı bir isyanın öncüsü" idi, ancak zweig'i nietzsche'ye en çok çeken şey onun ileri görüşlülüğüydü.