filmin büyük bir kısmı bir evde geçiyor ki geçmişin ve bugünün huzursuzca birbirine karıştığı ancak böyle bir yere yakışan kederli bir hava hakim ortamda. ev, 1950'lerde, küreselleşme ve kentsel yaşam tarzlarının geleneksel kırsal yaşamla karşı karşıya geldiği bir dönemde japonya'da bulunuyor fakat bundan da önemlisi ev ortamının anlamı çok daha temel ve evrenseldir ki bunlar; yaşlanma, aile, bizi birbirimize bağlayan bağları ve bu bağlardaki ayrılığı sürdüren gerilimleri ima eder ve fısıldar.
aslında film bize birçok filmin göstermediği bir şeyi gösteriyor. pek çok film bize bir karaktere duygusal bir bağlılık kazandırmaya çalışır ama ozu bunu yapmayı reddeder. ozu, seyirciye tokyo hikayesi'ni izletir ve kendi kararlarını kendileri vermesi için filmin içinde alanlar bırakır. evet ilk bakışta öz çocukları şehir hayatı yani modernite dediğimiz olgu sonucunda anne ve babaları ile ilgilenmiyorlar ya da ilgilenemiyorlar ve gelinleri öz çocuklarının aksine kayın anne-babasına büyük bir nezaket gösteriyor. ozu burada hangisinin doğru ya da yanlış olduğundan ziyade bizim neler hissettiğimize ve olaylara kendi bakış açımızdan bakmamıza izin verir ki bu müthiş bir özgürlük duygusudur.
işte tokyo hikayesi'nde yönetmenin tarzını insanlığın acılarına bu kadar uyumlu kılan ve belki de bu dünyaya şimdiye kadar verilmiş en sıcak, rahatlatıcı bu filmde basit melankoliyi yerle bir ederek gerçeklerle yüzleşmeye imkan verdiği için ozu'ya ne kadar teşekkür etsek azdır.
aslında film bize birçok filmin göstermediği bir şeyi gösteriyor. pek çok film bize bir karaktere duygusal bir bağlılık kazandırmaya çalışır ama ozu bunu yapmayı reddeder. ozu, seyirciye tokyo hikayesi'ni izletir ve kendi kararlarını kendileri vermesi için filmin içinde alanlar bırakır. evet ilk bakışta öz çocukları şehir hayatı yani modernite dediğimiz olgu sonucunda anne ve babaları ile ilgilenmiyorlar ya da ilgilenemiyorlar ve gelinleri öz çocuklarının aksine kayın anne-babasına büyük bir nezaket gösteriyor. ozu burada hangisinin doğru ya da yanlış olduğundan ziyade bizim neler hissettiğimize ve olaylara kendi bakış açımızdan bakmamıza izin verir ki bu müthiş bir özgürlük duygusudur.
işte tokyo hikayesi'nde yönetmenin tarzını insanlığın acılarına bu kadar uyumlu kılan ve belki de bu dünyaya şimdiye kadar verilmiş en sıcak, rahatlatıcı bu filmde basit melankoliyi yerle bir ederek gerçeklerle yüzleşmeye imkan verdiği için ozu'ya ne kadar teşekkür etsek azdır.