wittgenstein's poker - omü sözlük
popper için felsefi sorunlar, gerçekliğin doğası hakkında derin gerçekleri keşfedebileceğimiz dilin ötesinde bir alanda yaşar. witt için ise dil ve onun gerçekte nasıl çalıştığına dair yanlış anlamalarımız felsefi sorunlarımızın kaynağıdır. ikisi arasında net fikir ayrılıkları da burada başlıyor zaten. popper kendi bakış açısından witt'in bu felsefeyi ti'ye almasına karşılık şunu söyler: ''derin felsefi sorular sadece dilbilimsel bilmeceler değil, çözmemiz gereken kalıcı felsefi problemlerdir.''

genel karakteristik özelliklere bakacak olursak eğer popper'ı alçakgönüllü, daha naif ve yumuşak dilli olarak tanımlayabilirken; witt ise popper'a göre daha bir sivri dilli, hani kimseye eyvallahı olmayan ve karizmatik olarak resmedebiliriz.

burada witt için bir ekleme daha yapalım ki witt, gittiği her yerde insanlar üzerinde derin izler bırakan bir filozof. hatta diğer cambridgeli ünlü ekonomist john maynard keynes :"wittgenstein, en azından cambridge'de bir tür tanrı olarak görülüyordu." demişliği bile vardır. devamında keynes, wittgenstein ile ilk kez karşılaşmasını: "tanrı geldi... onunla 5:15 treninde tanıştım." demesinden witt'in insanlar üzerindeki ciddi etkisini buradan anlıyoruz zaten.

esasen cambridge ahlak bilimi kulübü'nün tertip ettiği bu gecede bir önemli isim daha vardı ki bu da bertrand russell'dan başkası değildi. bu üç önemli isim arasında psikanalitik bir bağlantı sezdim. witt; saldırgan ve kafasının dikine giden bir insan olarak id'i temsil ederken, popper; sakin ve naif tavırlarıyla süperego'yu, son olarak da sanki russell bu ikisi arasında denge kurmaya çalışan ego gibi hareket ediyordu. üç önemli filozof ve tamamen farklı üç karakterden bahsediyoruz. bir vücudun farklı zihin parçaları gibi.

neyse efendim o akşam konuşmacı dizisinin başkanı witt iken popper'ın adeta witt'in damarına basarcasına konuşmasının başlığı ''felsefi sorunlar var mı?'' üzerinden ilerliyordu. zaten popper anılarında cambridge'e gitme nedenlerinden birinin de witt'i kışkırtmak ve onunla yukarıda bahsettiğimiz konulardaki fikir ayrılıkları üzerinden bir anlamda yüzleşerek savaşmaktı.