joker - omü sözlük
Joker, aynı isimdeki DC Comics karakterine dayanan, Todd Phillips'in yönettiği, başrollerini Joaquin Phoenix, Robert De Niro, Frances Conroy, Brett Cullen ve Zazie Beetz'ın paylaştığı Amerikan psikolojik gerilim filmidir. 76. Venedik Uluslararası Film Festivali'nde Altın Aslan ödülünü kazanmıştır.
hatırlayın! arthur, robert de niro'nun karakteri murray'in talk show'una çıkmadan önce murray'den bir istekte bulunuyor: ''beni lüften joker olarak çağırır mısın?'' işte arthur'un bu talebi onun artık bir komedyen olma fikrinden ya da idealinden tamamen sıyrılarak kendini gerçekleştirdiği ve bundan müthiş bir haz aldığı anti-kahraman joker olduğunu gösteriyor.

yine adler'in temel motivasyona atıfta bulunmak için kullandığı başka bir kelime, tazminat veya bir şeylerin üstesinden gelmek için çabalamak kavramlarıdır. tazminat ifadesi aslında hepimizin bildiği bir olgu. tazminat; bir insanın ilgi ve eğitim yoluyla, azgelişmişliği veya fiziksel, zihinsel işleyişin aşağılığını telafi etme eğilimidir.

işte arthur'da komedyen olma yolunda yaşadığı zihinsel aşağılığını telafi etme noktasında kendisine bir kaçış olarak ikinci bir benlik yaratıyor ki bu benlik kendinde oluşturduğu joker benliğidir. arthur, oluşturduğu joker benliği etrafında yeni düşünce ve davranış kalıpları ortaya çıkararak bir ideal olarak kullandığı başka bir ego yaratıyor. farklı bir deyişle ikinci benliği, hayatının onu kötü bir komedyen olarak şekillendirmesindense, kendini daha güçlü ve özgür hissettiği joker olarak tekrardan yaratmasıdır.

ve adler'in joker üzerinden son olarak değineceğim teorisinde ise; tazminat ve aşağılık kompleksi dışında insanların aşağılığa tepki vermesinin başka bir yolu daha olduğunu söyler. bir üstünlük kompleksi de geliştirebilirsiniz der. üstünlük kompleksi, üstün gibi davranarak aşağılığınızı örtmeyi içerir. kendinizi küçük hissediyorsanız, kendinizi büyük hissetmenin bir yolu da herkesi daha da küçük hissettirmektir.

yine yukarıda ifade edildiği gibi arthur, son raddede yaşadığı aşağılık kompleksine tepki olarak joker karakterine bürünerek bir üstünlük kompleksi geliştirir. sisteme karşı çıkması, yozlaşmış ve düşüncesiz topluma şiddeti ile ders vermesi, insanları sisteme karşı organize etmesi ile kendinde bir liderlik vasfı oluşturarak üstünlük kompleksinin en doruk noktalarını yaşar ve filmin sonunda kendini gotham şehrinde ezilenlerin, hor görülenlerin intikamcısı joker olarak tanıtır.
adler teorisinde şunu söyler: bir insanın kendini gerçekleştirme motivasyonunu geleceğe doğru ilerlemenin bir meselesi olarak görür. hedeflerimize, amaçlarımıza, ideallerimize doğru çekildiğimizi belirtir. işleri geçmişten geleceğe taşımanın bazı dramatik etkileri olduğunu kabul eder ancak hedeflerimize veya ideallerimize ulaşmak zorunda olmadığımızı ve bu süreçte hedef ve ideallerin değişebileceğini söyler.

şimdi bu açıklama neden önemli bir bakalım. arthur, kötü geçen çocukluğundan itibaren sürekli komedyen olma fikrini kendine aşılamıştır. bir nevi yaşadığı hayattaki mutsuzluğunu zoraki gülümsemeleri ile bertaraf etmeye çalışır. arthur'un hedef ve idealleri bir komedyen olma fikrinden ibarettir. bilakis görüyoruz ki arthur, komedyen olmak için çok çabalamakta fakat başarıya bir türlü ulaşamamaktadır. kimseyi güldürememesi, hatta bu konuda kendisiyle dalga geçilmesi, başına bela olan istemsiz gülme refleksleriyle toplumdan izole hale gelmesi arthur'un hedef ve ideallerinden sapmasına yol açar.

şimdi arthur, bir komedyen olma ve içinde saklı olan şiddeti ortaya çıkarma arasında buzdan zemin üzerindeki yürüyüşünde çatırdamaları hissetmeye başlıyor. ve aynı adler'in dediği gibi hedef ve ideallerini komedyen olma fikrinden uzaklaştırıyor ki bunun sonucunda topluma karşı duyduğu nefret ve saldırganlık duygularına yönelerek yeni hedef ve ideallerinde kendisine göre yaşadığı bu ikiyüzlü toplumdan intikam alma adına joker karakterine ulaşıyor.
her iki karakterinde topluma adapte olma ile toplumda bir anti-kahramana dönüşme arasındaki ince çizgide yürüme çabalarına tanık oluyoruz. geçmiş yaşantıların ızdırabı, modern dünyaya ayak uyduramama, aidiyet duygu eksikliği her ikisinde de sonuç olarak varoluşsal sancılar, nefret ve saldırganlık olarak ortaya çıkıyor. travis bickle incelemesi için (bkz: taxi driver/@guyiks) diyerek arthur'un psikolojik incelemesine geçelim artık.

öncelikle arthur, zor bir çocukluk dönemi geçirmiş bir birey. bir baba figürü eksikliği ve ruh hastası bir anneden gördüğü fiziksel şiddet bilinçaltında halihazırda bir gizli şiddet rezervi oluşturuyor ki zaten filmin sonlarına doğru bu şiddet patlamalarına şahit oluyoruz. yani arthur öyle 'ha' deyince joker'e dönüşmedi. joker karakterinde var olan potansiyele zaten sahipti ki tek eksik olan bunun için şartların oluşmasıydı.

baba figürü eksikliğinden muzdarip, freudyen bakış açısı ile bilinçaltındaki baba figürünü tamamlama adına thomas wayne'in karşısına onun oğlu olduğu yönünde ısrarı ile çıkar. bu tamamen çocukluğundaki o boşluğu doldurma adına yaptığı bir girişimdir. diğer taraftan rüya boyutunda kapı komşusu kadın ile yaşadığı hayali ilişki annesi tarafından yaratılan oedipus kompleksi'nin tamamlanma aşamasıdır ki bunda da başarısız olur. dediğim gibi arthur'un nevrozunda saklı olan bir tutam freud'dan sonra aslan payının saklı olduğu adler'e geçiş yapalım ki bu her şeyi yerli yerine oturtacak emin olun.
joaquin phoenix'in muhteşem oyunculuğu ile adeta tek başına sırtladığı, karakterimiz arthur fleck'in joker'e evrilmesi sürecinde buram buram bireysel psikoloji'nin koktuğu, temellerinin martin scorsese'in taxi driver'ında atıldığı film olarak tanımlayabiliriz.

arthur'un joker'e dönüşümü sürecindeki içsel psikolojik durumlar alfred adler'in bireysel psikoloji teorisinin adeta beyazperdeye aktarımı gibidir. bir tutam da freud'un teorilerinden nasibini alır fakat aslan payı adler'in teorileri etrafında şekillenir. bu evrilme sürecindeki psikolojik detaylara değinmeden önce taxi driver filmindeki travis bickle karakterine benzeyen yönlerine değinmek isterim ki bu kısım havada kalmasın.

arthur tıpkı travis gibi kendini rahat hissettiği monologlar kullanır. kendi kendiyle konuşur ki bunu ciddi derecede keyif alarak yapar. bu monologları temelinde olmak istediği karaktere bürünmeden önceki psikolojik hazırlıklar olarak düşünebiliriz. arthur yine travis gibi eliyle silah hareketi yaparak sahte ölüm mesajları verir. dikkat ederseniz arthur'un şaka defterinde ''ölümüm yaşamımdan daha anlamlı olur umarım'' cümlesi ile sahte ölümü gerçeğe çevirme noktasında yaşadığı iç çalkantıları hissedebilirsiniz. arthur yine travis gibi cinsel anlamda kendini huzurlu hissettiği bir kadının varlığında hayaller kurar. bu hayalleri onun toplumun bir parçası olma adına girdiği bataklıktaki son çırpınışlarıdır. her iki karakterde de hayatlarına bir şekilde hayal meyal dahil ettikleri kadınlardan kopuşlarıyla birlikte dönüşecekleri yeni karakterlere girişlerinin fitili ateşlenir.
daha önceki entrylerden birinde de yazıldığı gibi batman'in hem dc comics'te hem de tv dizisi ve sinema filmlerindeki baş düşmanlarından biri olan karakter. 90'lı yıllardaki batman serisi filmlerden birinde jokeri oynayan isim yanlış hatırlamıyorsam jim carrey'di.
Heath Ledger dan sonra Joaquin Phoenix isimli ağabeyimizin çitayı daha da yükselttiği karakter. The dark knight filminde batman'in jokeri sorguladığı sahne benim en favori 3 scene'im arasındadır halen.
ben beğenmedim. 40'ına 45'ine kadar bu kadar pasif olan bir adam sonradan çok güçlü karaktere bürünemez. tamamen saçmalık.